BASINA VE KAMUOYUNA
Bir süredir müvekkilimiz Sayın Abdullah Öcalan’ın konumu ve Kürt sorununun çözümündeki rolü ile ilgili tartışmalar yürütülmektedir. Ancak kendisine bu ve benzeri konularda söz kurma imkanı tanınmamaktadır. Bugün de mutlak tecrit altında, tüm hakları yasaklanmış durumdadır.
Bugüne kadar iktidar odakları için Kürt sorununun demokratik bir şekilde çözümü önünde herhangi bir engel yokken çözülmemiş, çözülememiştir. Bu yüzden Öcalan’sız, Öcalan’ı ya da Kürt sorununun çözümünü konuşmak gerçek ve kalıcı bir çözümün yolu ve yöntemi değildir.
Hiç kuşkusuz Kürt sorununun onurlu bir çözümü ile demokratik bir gelecek inşası için en önemli muhatap Sn. Öcalan’dır. En zor koşullarda büyük emek sarf edip, geliştirdiği sayısız çözüm önerileri ile barışı inşa etmeye çalışmıştır. Tecrit uygulamalarına karşı ortaya koyduğu direnişi de bu çabaların devamına yöneliktir.
HDP de demokratik müzakere siyasetinin temsilcisi olarak, barış ve demokrasiyi örgütleme iddiasını taşıyan toplumsal öncüdür. HDP’siz çözüm koşullarının olgunlaşması, barış zemininin Türkiye halklarına sunulması imkan dahilinde değildir.
Kürt sorunu, en nihayetinde anayasal bir sorundur. Kürt sorununda temel tüm tartışmaları, anayasal, yasal düzlemlere ve TBMM zeminine çekmeye çalışan ve bunu ısrarla talep eden de Sn. Öcalan’ın kendisidir. Ancak buna rağmen tecrit uygulaması bir çözümsüzlük yöntemi olarak sürdürülmektedir.
Sn. Öcalan’ın üzerinde sistematik bir şekilde işkence yasağına aykırı olarak uygulanan tecridin Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklandığı, tecridin de çözümsüzlüğü derinleştirdiği gerçeği ile yüzleşmeden yapılacak tartışmalar konjonktürel olmaktan öteye gidemeyecektir.
Tecridin son bulması, Sn. Öcalan’ın tüm temel haklarını kullanma olanağının güvenceye alınarak sözünü kurmasının sağlanması gerekmektedir.
22.09.2021
ASRIN HUKUK BÜROSU